DÜġÜNME: Olaylar ve nesnelerin yerini tutan semboller(simgeler) arasında bağ kurmaktır.
Psikolojide düĢünme denilince, bireyin zihinsel etkinlikleri ile dıĢ uyaranlar arasında kurduğu
bağlantı anlaĢılır. Bu edim (davranıĢ), imgeler, sözcük ve kavramlar gibi simgeler aracılığıyla
gerçekleĢtirilir. DüĢünme malzemesi sembollerdir.
DÜġÜNMENĠN TEMEL BĠRĠMLERĠ
Sembol(Simge):Bize herhangi bir nesne ya da olayı hatırlatan iĢaretlerdir. Semboller bir
anlamı, varlığı veya kavramı belirtir. Örneğin trafik iĢaretleri, rozetler, kelimeler v.b.birer 3
iĢarettir. Semboller doğal ve yapay semboller olmak üzere ikiyi ayrılır.
Ġmge (Hayal):Duyu organlarının dıĢtan algıladığı bir nesnenin bilince yansıyan görüntüsüdür.
Ġmgeleme ise hayal etmedir. Örneğin zihnimizde evdeki eĢyalarımızı hayal edebiliriz,
özlediğimiz birini hayal edebiliriz.
Tasarım: Herhangi bir nesne ile sık karĢılaĢılması o nesnenin zihnimizdeki imgesini güçlendirir.
Nesneyi gözümüzün önüne daha çabuk getirebiliriz. ĠĢte imgelerin güçlenmiĢ haline tasarım
denir.
Kavram: Zihin imge ve tasarımlar üzerinde yeniden düĢünerek, karĢılaĢtırmalar ve
gruplamalar yaparak daha genel tasarımlara ulaĢır. Bu genel tasarımlara kavram adı verilir.
Kavram nesne ve olayların ortak özelliklerinin bir ad altında toplanmasıdır. Kavramlar doğada
bulunmadıklarından ve soyut olduklarından, duyu organları yoluyla öğrenilemez. Kavramlar
ancak düĢünme ile kavranabilir. Ġmge ve tasarımlar bireysel ve somut bir özelliğe sahipken
kavramlar soyut ve genel bir nitelik taĢır. Ör: ağaç, kitap, sevgi, kedi vb. birer kavramdır.
KAVRAMLARIN ÖĞRENĠLMESĠ
Kavramlar imge ve tasarımlar üzerinde yeniden düĢünülerek ya da bazı eklemeler çıkarmalar
yapılarak elde edilir.
Kavramlar genellikle iki Ģekilde öğrenilir. Bu yollar soyutlama ve genellemedir.
Soyutlama: bir özelliği ya da öğeyi bağlı olduğu bütünden, düĢünce ya da sözle ayırmadır.
Örnek; benzer biçimde kırmızı olan bayrak, kan, nar, elma, gül gibi nesnelerden, kırmızı olma
özelliğini soyutlayarak “kırmızı” kavramına varabiliriz. Öncelikle somut kavramlar (ev, anne,
baba, araba v.b.)öğrenilir. Sonra soyut kavramlar (iyi, kötü, güzel, çirkin, rakamlar
v.b.)öğrenilir.
Genelleme: Bir özelliği benzer nesnelerin ortak özelliği olarak tasarlamaktır. Örneğin kuĢlarda
görülen özelliklerden birisi uçuculuktur. Uçuculuğu tüm kuĢların ortak özelliği olarak görecek
olursak bu yaptığımız genellemedir.
Kavramlar ikiye ayrılır. Basit ve karmaĢık kavramlar. Basit kavramlar doğrudan
nesnelere dayanan kavramlardır. Ör: kitap, kuĢ, çiçek vb. KarmaĢık kavramlar ise üzerinde
düĢünülerek ulaĢılan kavramlardır. Ör: Özgürlük, eĢitlik karmaĢık kavramlardır.
Ġçsel KonuĢma: Bireyin konuĢurken söyleyebileceği sözcükleri içinden geçirmesidir. KiĢi,
yalnız nesne ve olayları değil bir takım etkinliklerde bulunmayı da düĢünebilir. Örneğin gazeteyi
okurken aslında sesli olarak söyleyebileceğimiz sözcükleri düĢünürüz. J.Watson “düĢünme,
büyük oranda sessiz konuĢmadır” der.
Sözel DüĢünme: Ġnsanlar nesne, durum ve kavramları sözcüklerle adlandırdıklarından
düĢünmelerin çoğu da sözel düĢünme biçimindedir. Sözel düĢünen kimseler bir nesneyi
düĢünürken o nesnenin adını da düĢünürler.
Kavramsal DüĢünme: DüĢünme hem somut durum ve olayları hem de soyut ya da genel olan
Ģeyleri kapsar. Kavramlardan yararlanılarak meydana gelen düĢünmelere kavramsal düĢünme
denir. Kavramsal düĢünmede zihin sadece kavramlar(zihindeki genel fikirler) üzerinde çalıĢır.
Sözel düĢünmede olduğu gibi kavramlara karĢılık gelen sözcükler de düĢünülmez. Soyut bir
düĢünmedir.
PROBLEM ÇÖZME
Birey, bir amaca yönelik davranıĢları engellendiğinde yada bir güçlükle
karĢılaĢtığında,bu problem üzerinde düĢüncelerini yoğunlaĢtırarak engelleri aĢacak çözüm
yolları arar
Genel olarak bir problemle karĢılaĢıldığında birey önce problemin ne olduğunu belirler,
daha sonra problemin parçalarını anlamaya çalıĢır, çeĢitli çözüm yolları üretir ve değerlendirir,
çözüm yolları bulunur.
Genellikle biliĢsel açıdan yüksek bir çaba gerektiren problemler Ģu Ģekilde çözülür:
1-HAZIRLIK: Problem bütün olarak ele alınır, problemin tanınmasına çalıĢılır.
2-KULUÇKA: Problem bir kenara itilmiĢ gibidir ve aralıklarla düĢünülür.
3-KAVRAMA: Problemle ilgili gizli kalmıĢ hususlar aydınlığa kavuĢmuĢ ve çözüm sağlayacak
düĢünce belirivermiĢtir.
4-DEĞERLENDĠRME: Çözüme ulaĢılmıĢ ise değerlendirme yapılır, uygunluğu düĢünülür.
Örneğin ArĢimet‟in hamamda suyun kaldırma kuvvetini bulması bu tür bir problem çözmeye
örnektir.
Bu tür bir problem çözme yolunu daha çok bilim adamları ve sanatçılar kullanır. Oysa
günlük yaĢamda karĢılaĢılan problemler daha çok Deneme-Yanılma ve ezbere Çözüm yolları ile
çözülürler. Deneme yanılmada kiĢi deneye yanıla problemin çözümünü bulur. Ezbere çözüm ise
kiĢinin daha önce karĢılaĢtığı bir problemin çözümünde kullandığı yolu eski probleme benzeyen 4
yeni problemlerde de kullanmasıdır. Örneğin derse geç kalan bir öğrenci öğretmene mazeret
olarak “Rehber öğretmeninin yanındaydım.” der ve bu öğretmen tarafından kabul edilirse
öğrenci bu duruma benzer problemlerde de aynı yolu kullanabilir.
Usavurma(Akıl Yürütme)Yolu Ġle Problem Çözme:
KiĢinin mantık kurallarından ya da benzerliklerde yararlanarak aklını sistemli bir biçimde
kullanarak yaptığı problem çözmedir.
BaĢlıca üç biçimi vardır:
Tümdengelim(Genelden özele akıl yürütme):Genel yargılardan, akıl yolu ile özel yargılar
çıkarma iĢlemidir. Örneğin; “Bütün paranoya hastaları kuĢkucu ve Ģüphecidir. Ahmet paranoya
hastasıdır.” Burada verilen önermelerden akıl yoluyla Ahmet‟in de kuĢkucu ve Ģüpheci
olduğunu çıkarabiliriz.
Tümevarım(Özelden genele akıl yürütme):Deney ve gözlem sonucu ulaĢtığımız bir çok tekil
yargıdan akıl yolu ile genel bir yargı çıkarma iĢlemidir. Tümdengelimin tersidir. Örneğin; demir
metaldir genleĢir, bakır metaldir genleĢir, çelik metaldir genleĢir, vb. tekil yargılarına deney ve
gözlem sonucu ulaĢmıĢsak bu yargılardan mantık yolu ile bütün metaller genleĢir önermesini
(genel yargısını)çıkarabiliriz.
Analoji(Benzerlik kurma):Nesne ve olaylar arasında benzerlikler kurarak yapılan akıl
yürütmedir. Örneğin Hülya akıllı ve çalıĢkandır, Fatma akıllıdır, o halde Fatma‟da çalıĢkandır.
Analoji her zaman doğru sonuçlar vermeyebilir. Mesela: “Altın az bulunur, değerlidir. Kör at az
bulunur;o halde kör at da değerlidir.”
Yaratıcı düĢünme
Yaratıcı düĢünme problemleri alıĢılmıĢın dıĢında, orijinal çözüm yolları bularak çözen bir
düĢünmedir. Yaratıcı düĢünme ile eleĢtirici düĢünme genellikle birbirine benzer ve bir arada
bulunabilir. Ancak eleĢtirici düĢünme akla, gerçeklere ve araĢtırmaya dayanır. Yaratıcı
düĢünme ise atılımcıdır. AlıĢılmıĢın dıĢında bir orijinal bir düĢünmedir.
Yaratıcı kiĢilerin özellikleri:
Yaratıcı kiĢilerin en önemli özellikleri zekâ ve güdülenme, istidatlı(yetenekli) olmadır. Birey ne
kadar zeki ise problem çözmedeki baĢarısı da o kadar fazla olur. Problem çözmek için ikinci
önemli etken güdülenmedir. Güdülenme bireyi problemi çözmeye yöneltir, özendirir. Ayrıca
yaratıcı kiĢiler orijinal düĢünen, hükümlerinde bağımsız, yeni deneyimlere açık Ģüpheci bir
insandır.
Yaratıcı düĢünmeyi engelleyen etkenler:
1-Duygusal etkenler; Bazı durumlarda insanlar duygularına aykırı gelen, hoĢlanmayacakları
durumlarla karĢılaĢmak istemez. Bu tutum yaratıcılığı engeller.Örn:Stres vb.
2-Kültürel etkenler;Toplum değerlerine aykırı gelen gerçeklerin ortaya konması oldukça
zordur.Örneğin Galileo gökyüzüne teleskopu çevirdiğinde ayda lekeleri görmüĢ,ancak ayın saf
pürüzsüz bir yapıda olduğu anlayıĢını benimseyen papaya lekelerin varlığını kabul
ettirememiĢti.
3-GeçmiĢ deneyimlerin etkisi:
a-)İşleve takılma: Önceki deneyimlerimiz nesnelerin belli bir iĢlevi olduğunu öğretmiĢtir. bazı
kiĢiler nesnelerin bu iĢlevine takılarak nesneyi bu belirtilen iĢlev dıĢında kullanmayı
düĢünemezler.bu iĢleve takılmadır.Ör:bıçağı tornavida gibi kullanmayı düĢünemezler.
b-)Kurulum ve alışkanlıklar: AlıĢkanlıklar tekrarlanan bir etkiyle öğrenme sonucu oluĢan
tutumlardır. AlıĢkanlıklar sonucu belirli davranıĢları hep belirli biçimlerde yaparız. Kurulum ise
yeni bir problemi alıĢkanlıklara uygun bir biçimde ele almaya hazır olmadır. Orta oyunlarında
kurulumlardan yararlanılan örnekler vardır.
- Baklava yer misin? Cevap: Yerim
- Börek yer misin? Cevap: Yerim
- Dayak yer misin? Cevap: Yerim
- Yerim kurulumu “yerim” kelimesine göre olduğundan, hızlı sorulduğunda insanlar yerim diye
yanıtlamayacakları sorulara da „yerim‟ yanıtını verirler. Kurulum ve alıĢkanlıklarda yaratıcı
düĢünmeyi engelleyici rol oynayabilir.
4-Algısal etkenler: Duyu organlarımızın yanılması da yaratıcı düĢünmemizi engelleyebilir.5
DİL
Dil insanların duygu, düĢünce, istek ve arzularını birbirine anlatmasını sağlayan sembollerden
oluĢan bir araçtır. Dildeki sözcüklerin her biri sembol(simge)dir. Yazı dili, konuĢma dili, iĢaret
dili olarak sınıflandıracağımız dilin amacı her durumda iletiĢim sağlamaktır.
Dilin öğrenilmesi: Psikolinguistlere (dil bilimcilerine) göre dil değiĢik aĢamalardan geçilerek
öğrenilir. Bu aĢamalar:
1-Refleks aşaması: Yeni doğan bir bebeğin a,e,n,p, b gibi bazı sesler çıkardığı dönem.
2-Cıvıldama aşaması, altı aya yaklaĢtığında bebeğin cıvıldaması. Tüm dünyadaki bebeklerin bu
dönemde çıkardığı sesler benzerlik gösterir.
3-Tek sözcük aşaması: çocukların nesne ve olaylarla sözcükler arasında bağ kurmaya baĢladığı
dönem, ilk sözcükler bir yaĢına varınca öğrenilir.
4-İki sözcük aşaması: 18 ay civarında çocuklar, iki sözcüklük kısa tümceler kurmaya baĢlarlar.
Örneğin, “Anne gel”, “Mama ver” vb.
5-Tele grafik söz dönemi: 2-3 sözcükten oluĢan yalnızca isim ve fiilin yer aldığı diğer ek vb.
ayrıntıların kullanılmadığı dönemdir. Örneğin “Anne parka gidelim” yerine “Anne parka git” gibi
tümceler kurar.
6-Uzun tümceler dönemi:2–3 yaĢlarından sonra dil tam anlamıyla kazanılmaya baĢlar.
Dil ve DüĢünme iliĢkisi: DüĢünmek ile konuĢmak arasında sıkı bir iliĢki vardır. Aristoteles “dil
düĢünmenin elbisesidir” diyor. Dil düĢünmenin sözcükler halinde anlatılmasıdır. DüĢünme
olmadan dil olmaz. Fakat aynı durum düĢünme için söz konusu değildir. Çünkü dil olmadan
düĢünme olabilir. Dil düĢünmeyi, düşünmede dili etkiler.